Ramazan ayı, oruç ayıdır. “Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de farz kılındı.”(Bakara Suresi, 183) şeklinde emir buyrulan oruç ibadeti, ramazan ayı boyunca ifa edilen önemli bir kulluk görevidir. Zira Allah Rasulü, oruç tutmayı günahlardan arınmaya bir vesile olarak değerlendirdiği gibi cennete açılan bir kapı olarak da nitelendirmiştir. (Buhârî, “Savm, 4) Başka bir hadislerinde Peygamber Efendimiz, “Ademoğlunun her iyiliğine on mislinden yedi yüz misline kadar karşılık verilir, ancak oruç hariç. Allah Teala buyurur ki: Oruç benim içindir, onun mükafatını ben veririm.” (Müslim, Sıyam, 164) beyanı ile oruç ibadetinin Allah nezdindeki değerine işaret etmektedir. Haliyle bu yaz sıcağında bütün zorluklara rağmen sabır göstererek oruç tutabilen müminler Cenab-ı Hakk’ın rızasına kavuşacaklardır. Nitekim Allah Rasulü, “Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır. Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buhari, Savm, 9.) buyurarak ümmetine müjde vermiştir.
Ramazan ayı, Kur’an ayıdır. İnsanlara yol göstermek irşat için, hak ile batılı ayıran hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmuştur. Buna binaen müminler, Kur’an-ı Kerim’e bu ayda daha bir iştiyakla sarılırlar. Gün boyunca camilerde okunan mukabeleler ve hatimle kılınan teravihler bunun en güzel göstergesidir. Böylece müminler ramazan ayı boyunca, Yüce Kitabı okuma, anlama ve yaşama noktasında bulundukları durumu kontrol etme ve eksikliklerini tamamlama fırsatı bulacaklardır.
Ramazan ayı, sabır ayıdır. “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele…”(Bakara, 155) buyuran Cenab-ı Hakk, dünya hayatında insanoğlunun her daim imtihanlarla baş başa kalacağını ve mutlu neticenin ise sabredenlere bahşedileceğini beyan etmiştir. Ramazan ayı da birçok yönden kulların sabrının sınandığı bir zaman dilimidir. Nitekim müminler oruç ibadeti vesilesi ile sadece bedeni ihtiyaçlar karşısında değil, maruz kalacakları günahlar karşısında da nefsine hakim olma dirayetini gösterirler. Çünkü günahlar karşısında bir kalkan vazifesi gören oruç ibadeti, nefsin ve şeytanın dizginlenmesi noktasında önemli bir yer teşkil etmektedir. Nitekim, “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.”( Buharî, Savm 9) nasihatinde bulunan Allah Rasulü, orucun koruyucu yönüne işaret etmiştir. Bu şuur içerisinde olan müminler, idrak edecekleri bu ay vesilesi ile bir kez daha nefis ve şeytanla hesaplaşma ve sabırla onlara karşı durabilme becerisini kazanacaklardır.
Ramazan ayı, infak ayıdır. “Ademoğlunun iki vadi dolu malı olsa, bir üçüncüsünü ister. Ademoğlunun bu muhteris gönlünü topraktan başka bir şey doldurmaz…” ( Buhari, Rikak, 10.) buyuran Allah Rasulü, insanın fıtratında olan hırs ve tamah duygusuna dikkat çekmiştir. Bununla beraber veren el olmayı her zaman değerli bir erdem olarak nitelendiren Peygamber Efendimiz, ümmetini cömert olmaya davet ederek içindeki dünya hırsından kurtulmasını istemiştir. İşte ramazan ayı müddetince “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz...”(Âl-i İmran, 92) ayeti ışığında verilecek olan zekat, sadaka-i fıtır ve diğer infaklar sahip olunan servetin hakkını ve şükrünü ifa noktasında önemli bir görev üstlenecektir.
Ramazan ayı, gönülleri imar ayıdır. Gönül yapmak, inancımızın gereğidir. Zira gönül, nazargâh-ı ilahîdir. Bu sebeple Başkanlığımızın bu yılki ramazan ayı teması olarak belirlediği “Gelin gönüller yapalım, bu ramazan ve her zaman” çağrısına hep birlikte kulak verelim. Bu sayede gönüller arasında sevgi ve merhamet köprüleri inşâ edelim. Çevremizde yaralı bir gönül, kırılmış bir kalp bırakmayalım. Kardeşlik ruhu ile gönüllerimizi öyle bir kenetleyelim ki, öfke, kin, nefret ve terör bizleri tefrikaya sürükleyemesin. Çeşitli sebeplerle ülkemize sığınmak zorunda kalan insanlara gönlümüzü ve soframızı açalım. Bu ramazan ve her zaman kimsesizlerin hâmisi olmaya çalışalım.
Ramazan ayı, muhasebe ayıdır. İnananlar bu ayda geçmiş günlerin değerlendirmesini yapmalı hem de geleceğe dair kararlar almalıdır. Özellikle içinde bulunduğu günlerin hakkını verme adına elinden geleni yapmalıdır. Çünkü rahmet, merhamet ve mağfiret ayı olan ramazan ayının faziletini, içi boşaltılmış oruç ibadeti ile veya kendisinden başka düşüncesi olmayan bir bencillikle elde etmek mümkün değildir.
Rabbimiz, rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayını ülkemiz için hayırlı eylesin. Birliğimize, dirliğimize ve gönüllerin fethine vesile kılsın. Günahlardan arınmış, manevi olarak yükselmiş, iyilik yarışında öne geçmiş, Rabbinin affına ve rızasına nail olmuş bir kul olarak ramazan bayramına ulaşmamız niyazı ile.